huzur arıyorsan işte sana fırsat - Ramazan Ayı
 
Konularımız
Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretçi defteri
Anket
Forum
Top liste
Galeri
İlahi Klip İzle
İslamiyet
40 Hadis
4 halife
Hanbeli Meshebi
Şafi Mezhebi
Henefi Mezhebi
Esma-ül Hüsna
Dini Yazılar
Tarikatlar
YASİN SURESİ
NAMAZIN ÖNEMİ
NAMAZ KILINIŞI RESİMLİ
KIYAMET GÜNÜ
Fitre, Kaza Ve Keffaret Nedir?
Ramazan Ayı
Bayram Namazı
BEYAZIT'I BESTAMİ HAZRETLERİNİN HAYATI
VEDA HUTBESİ
Muflis Kimdir?
Zulüm ve Cimrilik
Reklam ve Bannerim
   

Reklamlarınız için foruma yada GanGsta_Rap_Mm@hotmail adresine mail atabilirsiniz veya iletişimden bizlere ulaşabilirsiniz saygılarımızla iyi çalışmalar dileriz.
 
Ramazan ayı nasıl belirlenir?
 

Ramazan ayının başlayış ve bitişi ile bayram gününün doğru olarak tesbit edilmesi, İslam dünyasında tartışılan en önemli konulardan biridir. Farklı hesaplamalar nedeniyle İslam ülkelerinden bazıları Ramazan'a ve Bayram'a bir gün önce ya da sonra girer. Ramazan, Şevval ve Zilhicce gibi kameri aylara ait hilaller gözlemle tesbit edildiği gibi bunlar astronomik hesaplarla da belirlenebilir. İslamın ilk yıllarında astronomi bilimi ayın hareketleri hakkında kesin ve doğru bilgi verecek seviyede olmadığından Ramazan ayının başlangıcı ile bayram, yeni hilal görülerek tesbit ediliyordu.

Astronomi bu gün kesin sonuçlar vermekte, astronomik hesaplarla çok önceden ayın hareketleri saat, dakika ve saniyesine kadar tesbit edilmektedir. Astronominin bugünkü kadar kesin ve yaygın olmadığı yüzyıllarda bile İslam alimlerinin bir bölümü Ramazanın başlangıcı ile bitiminin astronomik hesaplarla tesbit edilebileceğini ve buna göre oruca başlanıp bayram yapılabileceğini belirtmişlerdir.

Bu gün ise, astronomi ilmi ayın hareketleri hakkında doğru ve kesin bilgi verecek seviyeye gelmiş, kameri aybaşlarının tesbitindeki şüpheler ortadan kalkmıştır. Ramazan ve bayram hilallerinin tesbiti için yapılan gözlemler de astronomik hesapların doğruluğunu göstermiştir.

İster hilali görerek, ister astronomik hesaplarla olsun amaç, Ramazanın başlangıç ve bitiş günleri ile bayram tarihlerinin doğru olarak belirlenmesidir.

İslam, ilim ve tecrübeye büyük önem vermiş, İslam bilginleri ilmin hemen her dalında olduğu gibi astronominin gelişmesinde de değerli çalışmalar yapmışlardır. Durum böyle olunca, ayın ve güneşin hareketleri hakkında kesin bilgiler veren ve pek çok kolaylıklar sağlayan astronomiden oruç vaktinin belirlenmesinde ilme büyük değer veren bir dinin mensupları olan müslümanların yararlanması gerekmez mi?

Astronomik hesaplarla kameri ayların tesbiti, bu gün ortaya atılmış bir görüş değildir. Asırlarca öncesinden itibaren bu yolla, Ramazan ve bayramların tesbit edilmesinin caiz olduğu görüşünde olan pek çok İslam alimi geldiği gibi, günümüzdeki ilim adamlarının çoğunluğu da bu görüşü benimsemektedir.

Kaldı ki, namaz vakitleri de ilk zamanlar görünüşe göre güneşin hareketine (gerçekte ise dünyanın güneş etrafında dönmesine) bağlı olarak ışık ve gölge durumlarına göre çıplak gözle tesbit edildiği halde, günümüzde yine kitap ve sünnetteki ölçüler esas alınarak önceden hesapla belirlenip takvimlerde gösterilmektedir.

Günlük orucun başlangıç (imsak) ve bitiş (iftar) vakitlerinin tesbiti de yine güneşe göre namaz vakitlerinde olduğu gibi astronomik hesaplarla yapılmaktadır. Hesapla yapılan bu tesbitleri dileyen kimse, gözlemle de yapabilir.
 Orucu Kimler Tutar
 
Orucu Kimler Tutar
Bir kimseye orucun farz olması için şu üç şartın bulunması gerekir:

1. Müslüman olmak

2. Akli dengesinin yerinde olması

3. Ergenlik çağına gelmiş bulunmak.

Bu şartları taşımayanlara oruç tutmak farz değildir. Ancak henüz ergenlik çağına girmemiş çocukları, bünyelerine zarar vermeyecek şekilde oruç tutmaya alıştırmak uygun olur.

 
Orucu Bozan Durumlar
Oruca aykırı olan bir şeyin yapılması halinde oruç bozulur. Orucu bozan bazı şeyler hem kaza, hem de keffareti gerektirir. Orucu bozan bazı şeylerden dolayı da sadece kaza gerekir.

Orucu bozup kaza ve keffareti gerektiren şeyler

1. Oruçlu olduğunu bilerek yemek ve içmek (yenilip içilen şey ister gıda, ister ilâç olsun).

2. Oruçlu olduğunu bile bile cinsel ilişkide bulunmak.

3. Karı-kocadan biri ötekine zorla cinsel ilişkide bulunduğu takdirde zorla ilişkide bulunana kaza ve keffaret, kendisine zorla ilişkide bulunulan kişiye de kaza lâzım gelir.

4. Ağzına giren yağmur, kar ve doluyu kendi isteğiyle yutmak.

5. Sigara içmek, öd ağacı veya anber ile tütsülenip dumanını içeri çekmek.

6. Buğday ve arpa tanesi yutmak.

7. Dışardan bir susam tanesi kadar bir şeyi alıp yutmak.

8. Yenmesi alışılmış olan çamur, kil ve kömür gibi şeyleri yemek. (Bazı kimseler bunları severek yerler.)

9. Az miktarda tuz yemek.

10. Karısının veya sevdiği bir kimsenin tükürüğünü yutmak. (Bundan zevk aldığı için kaza ve keffaret gerekir. Başkasının tükürüğünden iğrendiği için bundan keffaret gerekmez.)

11. Kan aldırdıktan veya sadece karısını öptükten sonra orucu bozulduğu kanaatiyle bile bile orucunu bozmak.

12. Pamuk ve kağıt gibi yenmesi mutad olmayan bir şey yutmak,

13. Bir defada çok miktarda tuz yemek,

14. Yenmesi mutad olmayan zeytin çekirdeği yemek. Yenmesi alışılmış olan çekirdeği yemek ise keffareti gerektirir.

15. Taş, toprak, demir, altın ve gümüş gibi şeyleri yutmak.

16. İçi olmayan ceviz ve badem yutmak. (Bunların içi olanları yenildiği takdirde keffaret gerekir)

17. Burnuna ilaç çekmek.

18. Ağzına aldığı boyalı iplik gibi şeylerin boyası ile rengi değişen tükürüğü yutmak.

19. Boğazına kaçan kar veya yağmuru kendi isteği olmayarak yutmak. (Kendi isteği ile yutarsa keffaret gerekir.)

20. Zorlama ile oruç bozmak.

21. Dişleri arasında nohut tanesi kadar kalan yemek kırıntısını yutmak.

22. Abdest esnasında ağzına ve burnuna su alırken kendi elinde olmayarak boğazına su kaçmak.

23. Unutarak yeyip içtikten sonra orucunun bozulduğunu zannederek yeyip içmek.

24. Ağız dolusu kusmak. (Kendi isteği ile).

25. Ağız dolusu gelen veya kendi isteğiyle getirdiği kusuntuyu mideye geri çevirmek.

26. Kendi isteği ile içine veya genzine duman çekmek. Kendi isteği ile olmazsa oruç bozulmaz. (İçeri çekilen duman sigara dumanı olursa keffaret gerekir.)

27. Güneş batmadığı halde-battı zannederek-iftar etmek.

28. İmsak vakti geçtiği halde daha vakit vardır zannederek yemek.

29. Cinsel ilişki dışında kadına dokunmak veya öpmek sonucu boşalmak.

30. Ramazan orucundan başka bir orucu bozmak. (Ramazan orucundan başka bir orucu bozmak sadece kazayı gerektirir.)

31. Ramazan orucuna niyet etmiyerek yeyip içmek. (Keffaret, niyet edilerek başlanan orucu bilerek bozmaktan lâzım gelir. Oruca niyet edilmeyerek yeyip içtiği takdirde sadece o günün orucunu kaza eder.) Ancak mazaretsiz olarak ramazan orucunu tutmamak büyük günahtır.

32. Misafir iken oruca başlayıp ikamete niyet ettikten sonra yemek.

33. Mukim iken oruca başlayıp sefer mesafesi yolculuğa niyet ederek bulunduğu yerin sınırlarını geçtikten sonra orucu bozmak. Sayılan bu şeylerden birini yapan kimsenin orucu bozulur ve bozulan orucun gününe gün kaza edilmesi gerekir. Bunlardan biri ile orucu bozulan kimse akşama kadar orucu bozacak bir şey yapmamalıdır.
Orucu Bozmayan Durumlar
1. Oruçlu olduğunu unutarak; yemek ve içmek.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, (sakın) bozmasın. Çünkü onu, Allah yedirmiş, içirmiştir."(45) Unutarak yeyip içerken oruçlu olduğunu hatırlarsa hemen ağzını boşaltıp yıkar ve oruca devam eder. Oruçlu olduğunu hatırladıktan sonra boğazından aşağıya bir şey geçerse orucu bozulur. Bir kimse unutarak yiyen bir oruçluyu gördüğünde eğer güçlü kuvvetli olup oruca dayaniblen bir kişi ise, oruçlu olduğunu kendisine hatırlatır, zayıf ve güçsüz bir kişi ise hatırlatmaz.

2. Bir suya dalıp kulağına su kaçmak

3. Kendi isteği olmayarak boğazına toz ve duman girmek

4. Kendi isteği olmayarak kusmak

5. Kendiliğinden içeriden gelen kusuntu yine kendiliğinden içeriye gitmek

6. Uyurken ihtilâm olmak (yani uyurken cünüplük hali meydana gelmek

7. Dokunma ve öpme olmadan sadece bakmak veya düşünmek sebebiyle boşalmak

8. Karısını sadece öpmek

9. Geceleyin cünüp olduğu halde sabaha kadar yıkanmayıp gündüz yıkanmak

10. Dişleri arasında sahur yemeğinden kalan nohut miktarından az olan kırıntıyı yutmak

11. Ağzındaki tükrüğü yutmak. Ağzından dışarı çıkıp tamamen ayrılan tükrüğü tekrar yutmak orucu bozar

12. Ağzına gelen balgamı yutmak

13. Kafasından burnuna gelen akıntıyı içine çekip yutmak

14. Ağzına aldığı (meselâ dişine koyduğu) ilâcın tadı boğazına varmak

15. Erkeğin tenasül organına ilâç veya su akıtmak

16. Göze ilâç damlatmak

17. Kan aldırmak

18. Gözlerine sürme çekmek

Bu saydığımız şeylerin hiçbirisi orucu bozmaz.
Orucun Farz Oluşu
Oruç, Hicret'in ikinci yılında farz kılınmıştır.

Orucun Müslümanlara farz olduğu Bakara suresindeki:

"Ey İman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizlere de farz kılındı. Ta ki, korunasınız" ayetiyle bildirilmiş, ayrıca aynı surenin 185. ayetinde de "sizden kim bu aya (Ramazan'a) erişirse oruç tutsun" denilerek oruç ibadetinin yerine getirilmesi emredilmiştir. Hz. Muhammed de, İslam'ın beş temelinden birinin Ramazan ayında oruç tutmak olduğunu bildirmiştir.

Birinci ayetten açıkça anlaşılıyor ki oruç, ilk peygamber Adem (a.s.)'den itibaren bütün peygamberlere ve onlara inananlara farz kılınmıştır. Oruç, insanlığın ilk zamanlarından beri yerine getirilmesi emredilen bir ibadettir. Çünkü, ruhen arınıp ahlaken olgunlaşmak bakımından insanın oruca ihtiyacı olduğu gibi maddî ve manevi pek çok faydaları da vardır. Anlamlarını sunduğumuz ayetlerde orucun, müslümanlara farz olduğu bildirilmiş; hasta, yolcu ve oruç tutmaya gücü yetmeyenler için getirilen kolaylıklar hakkında da şöyle buyurulmuştur:

"(Oruç) sayılı günlerdir. Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler kadar diğer günlerde oruç tutar. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir yoksulu doyuracak fidye gerekir."

Bu ayette, geçerli mazereti olanların, orucu Ramazan'dan sonraya erteleyebilecekleri bildirildikten sonra sürekli mazereti olup da ömürboyu oruç tutmaya gücü yetmeyenlere bunun karşılığında fidye vermeleri emredilerek gerekli kolaylık sağlanmıştır. Ciddi ve geçerli bir mazeret olmadıkça belirli şartları taşıyan Müslümanların ise bizzat oruç tutarak Allah'ın emrini yerine getirmesi gerekir.
 
Oruç Ne Zaman Tutulur
Oruç ay takvimine göre tutulur. Kameri aylar güneş takvimindeki aylara göre on gün kayar. Böylece Ramazan orucuna her yıl on gün erken başlandığından Ramazan ayı yaklaşık 33 yılda sıra ile yılın bütün mevsimlerini dolaşmış olur.

Bu durum, Müslümanın değişik mevsimlerde oruç tutmasını ve dolayısıyla her mevsimin zorluklarına kendini alıştırmasını ve yoksulların çeşitli mevsim şartlarında çektikleri sıkıntıları anlamasını sağlar.

Dünya üzerinde bölgeler arasında önemli farklar vardır. Örneğin kuzey yarım kürede kış yaşanırken, güney yarım kürede yaz mevsimi surer. Eğer oruç, güneş takvimine göre belirli bir mevsimde tutulsaydı, bazı bölgelerdeki Müslümanlar ömür boyu soğuk mevsimde oruç tutarken bazıları daima sıcak günlerde tutacak, aynı şekilde Müslümanların bir kısmı daima uzun günlerde oruç tutarken, bir kısmı da kısa günlerde tutmuş olacaktı.

Böylece bazı Müslümanlar orucu her zaman kolaylıkla tuttuğu halde bazıları da daima güçlük içinde tutmak zorunda kalacaktı. Orucun, yılın bütün mevsimlerini sıra ile dolaşan kameri bir ayda (Ramazanda) tutulması ile bu sakıncalar ortadan kalkmıştır.
 
 
Bugün 6 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!

   
   
 
   
  Ana Sayfa
 
GÖNÜL BAHÇESİ




بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 
الحمد لله رب العلمين

Allah'a hamd etmekle başlamayan her hayırlı işin bereketi güdüktür." H.Ş


 
 
Mutluluğun formulü 40 ayette gizli...



İsra 37: Kibirli olma, alçakgönüllü davran.

Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma.

Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.

Bakara 156: Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.

Beled 5-6: Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.

Hucurat 10: Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek
arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma.

Muhammed 7: İyiliği karşılık beklemeden yap.

Rum 21: Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.

Vakıa : Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.

Bakara 263: Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.

Furkan 63: Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.

İnşirah 1-3: Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.

Maun 4-5: Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma.
Söyleyeceklerini iyi tart.

Mücadele 7: Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.

Rahman 7-9: Çıkarcı olma. Adil davran.

Tekasür 1-2: Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.

Tevbe 40: En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.

Fatır 19-22: Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.

Fecr 27-28: En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.

Hakka 33-35: Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.

Haşr 10: Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.

Kalem 1-2: Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan.

Münafıkun 4: Bencil olma, tebrik etmeyi bil.

Saff 2: Yalandan uzak dur.

Yusuf 32-33: Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.

Ankebut 41: İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.

Al-i İmran 92: İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.

En'am 50: Önyargılarla hayatı kendine zehir etme.

En'am 60: Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.

Felak 1-5: Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.

Hacc 46: Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.

İbrahim 42: Merhametli olmaktan asla vazgeçme.

İsra 23: Anne ve babana 'off' bile deme.

Nisa 149: Kendini sürekli övmekten uzak dur.

Yunus 12: Vazgeçilmez olmadığını kabul et.

Enfal 56: Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.

Furkan 43: Heveslerini kendine ilah edinme.

Necm 3: İnanma duygunu diri tut.

Nisa 58: Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme.

 

 
 
 


Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. (Nur-31)





ip-numaram.com IP adresi

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol